Aslında son seneler içinde sıkça yaşadığımız bir telefon görüşmesiydi... Annem aradı büyükbabanın şusu var dedi, hastaneye götürün bende geliyorum dedim.. saat 5'e geliyordu zaten. ben gittiğimde hastanede gerekli işlemler başlamıştı, yatışını yapmışlardı, ilk gördüğüm hali sinmedi içime annemi eve gönderdim bir kez daha yanına girdim. Rahatlamıştı, konuştuk biraz sohbet ettik, kızları sordu Lara'nın Mira'yı çok kıskanıp hiç aman vermediği zamanlardı.... bunu bildiğinden hadi geç kalma Sevinç iki çocukla yanlız kalmasın dedi. İyiyim merak etmesin, annene söyle yarın ilaçlarımı getirsin dedi. Tamam yarın gelirim dedim, biraz gıdıkladım, alnından öptüm. El sallaşa sallaşa ayrıldık...

Oyun gibiydi yaşananlar, kötü bir oyun gibiydi... yaşananlar çok üzücüydü, ağladık, kabullenemedik, alışamadık.... Lara'ya hiç anlatamadık. Melek oldu dedik ama çocukta kabullenemedi, zaten melek gibi adam ne bokum iş bu tam melek olunca kayboluyo. Hala ara ara sorar, dedem bizi görüyor mu diye... özledim diye ağlıyor zaman zaman.


Ama acı olan zaman içinde yaşadıkların, o dönem yaptığım paylaşımlardan birine ne doğru yazmış İklil....
" Alışıyorsun Debe, sonra birden unutuyorsun ne yapıyorlar bir arayayım diyorsun!!"
İşte bu çok acı..!
Alışmışlık, unutmak, hatırlamak... o saçma salak an çok acı...!
Ve o an diyorsun ki, ne seninle yaşadıklarımı unutmak istiyorum, nede sensizliğimi hatırlamak.... ve en bu ikisinin birleştiği yerde sen ve sensizlik var. İkisini birbirinden ayıramadığım sen ve sensizlik...!

Yorumlar

Popüler Yayınlar